Vücudumuzun "dost" bakterileri probiyotikler; ishal ve bağırsak enfeksiyonlarında, bağışıklık sisteminin korunmasında; nezle, grip gibi kışın yaşanan enfeksiyonların azaltılmasında, idrar yolları enfeksiyonu gibi daha çok kadın ve çocukların karşılaştıkları durumların tedavisinde etkili olabilen kurtarıcılar gibidir.

Probiyotik nedir?

Probiyotik, "yaşam için" anlamı taşıyan, Yunanca kökenli bir kelimelidir.Probiyotikler, vücudu zararlı mikroorganizmalardan koruyan, sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan, organizmamızla dost, canlı bakteriler anlamına gelir. Canlı mikroorganizma içeren yiyeceklere de "probiyotik yiyecekler" denir.Probiyotiklerin prebiyotiklerle karıştırılmaması gerekir. Prebiyotikler, probiyotik bakterilerin canlı kalabilmesi için gerekli olan besinlerdir. İkisini bir arada içeren yiyeceklere de "sinbiyotik besinler" denir. Anne karnında bulunan çocukların bağırsak floralarında hiçbir mikrop bulunmaz. Doğum anından itibaren anne sütü ile beslenen çocukların florası genişler ve probiyotik canlılar bağırsaklarına yerleşmeye başlar. Bebeğin anne sütüne devam etmesiyle bağırsak florasındaki probiyotik korunmuş olur.Yetişkin bireylerde probiyotikler kalın bağırsaklara yerleşirler. Sindirim sistemine, mide ve ince bağırsaklara yerleşmezler. Besinlerle alındıktan sonra mide asidi ve safra tuzlarından etkilenmeden kalın bağırsağa kadar canlı bir şekilde kalabilirler.

Probiyotik yiyecekler nelerdir?

Probiyotik besinler, doğal olarak kendiliğinden probiyotik olanlar ve daha sonradan probiyotik ürün haline getirilmişler olarak iki gruba ayrılır. Doğal olarak probiyotik olan ürünler; kefir, kımız, tempeh gibi fermanteli süt ürünleri; turşu ve salamuralar gibi bazı yiyeceklerdir. Dışarıdan probiyotik mayaların eklenmesiyle probiyotik olan yiyecekler de bebek mamaları, bazı meyve suları, süt ürünleri ve bazı katkılı yağlardır. Bir yiyeceğin probiyotik yiyecek özelliği taşıyabilmesi için, öncelikle canlı kalabilmesi, yani, sindirim enzimlerinden, safra tuzlarından etkilenmeden kalın bağırsağa kadar canlı olarak ulaşabilmesi gerekir. İkinci olarak güvenli olması, alınan yiyeceğin vücut için zararlı herhangi bir etkisinin olmaması gerekir. Verimli olması, yani probiyotik etkisini gösterebilmesi de gerekir.Bu özellikleri bir arada bulundurmayan yiyecekler, probiyotik özellik taşımaz. Örneğin yoğurt, laktobasil türü bakterilerle elde edilir, ancak içinde bulunan bu kültürler kalın bağırsaklara kadar canlı kalmaz, bu nedenle gerçek anlamda probiyotik değildir.

Probiyotik yiyeceklerin yararları nelerdir?

Probiyotik bakteriler, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkilidir. Bazı yiyeceklerin sindirimini kolaylaştırır. Yine bağışıklık sistemi üzerinde, deri enfeksiyonları ve bazı kanser türlerinin önlenmesinde yararları vardır. Probiyotikler ayrıca opteoporoz , menopoz gibi sıkıntılarda da faydalıdır.Probiyotik bakteriler, dışarıdan gelen zararlı bir bakteriyi bağırsak florasında tüketerek veya onun bağırsakta emilmesini engelleyerek ya da bağırsak florasının asit ortamını değiştirerek, dışarıdan gelen zararlı maddelerin orada çoğalmasını engeller.

Probiyotik yiyecekler hangi hastalıkların tedavisinde kullanılabilir?

Probiyotik yiyecekler, özellikle ishal tedavisinde çok önemlidir. Bağırsak enfeksiyonlarının tedavisinde, bağışıklık sisteminin korunması ve geliştirilmesinde; nezle, grip gibi kışın yaşanan enfeksiyonların azaltılmasında, idrar yolları enfeksiyonu gibi daha çok kadın ve çocukların karşılaştıkları durumların tedavisinde etkili olabilir.Probiyotik, tek başına ilaç özelliği taşımadığı için, hekimin verdiği tedaviyi alıp bunu besin desteği olarak görmek gerekir.Probiyotiklerin; diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyon, obezite gibi hastalıkların önlenmesinde etkili olduğuna dair bazı çalışmalar sürüyor. Koruyucu olduğuna ve probiyotiğin birlikte alındığı yiyeceğin de faydalı olduğuna dair çalışmalar var. Probiyotik bakterilerin deri ve göz sağlığı üzerinde, mide, bağırsak gibi kanser türlerinin önlenmesinde etkili olduğu biliniyor. Kolit hastalığı, kısa bağırsak sendromunda da etkili probiyotikler.

Probiyotik yiyecekler hangi sıklıkta tüketilmeli?

Probiyotikler, yaşamın her döneminde kullanılabilir. Sadece ihtiyaç olduğu durumda kullanmak her zaman faydalı olmayabilir. Probiyotikler ilaç değil, fonskiyonel yiyeceklerdir. Düzenli kullanımda ancak etkisini gösterir.Hiç probiyotik tüketme alışkanlığınız yoksa, ihtiyacınız olduğunda, en az üç hafta yaşamınıza düzenli olarak probiyotik koymak, günde bir porsiyon sütlü içecek şeklinde ya da yiyecek şeklinde probiyotik almak gerekir.Probiyotikler, bağımlılık yapmaz, düzenli olarak kullandığınızda gördüğünüz faydalardan dolayı devamlı tüketmek isteyebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur, fazla tüketilmesi de herhangi bir yan etkiye yol açmaz. Günlük ihtyiacınız olan süt ve türevi yiyecekler içinde düşünmelisiniz probiyotikleri.

Prebiyotik Nedir?

Prebiyotikler, yiyeceklerin emilmeyen ancak konakçının lehine bazı bakterilerin büyümesini ve/veya aktivitesini olumlu etkileyen yiyecek bileşenleridir. Besin liflerini bir kısmının prebiyotik etkileri vardır. Prebiyotikler sindirilmez, değişmeden kalın bağırsağa kadar gelir orada fermente olurlar. Fermentasyon sonucunda da bağırsakların sağlığı için (kolon hücreleri için enerji kaynağı) gerekli enerji ve kısa zincirli yağ asitleri oluşur. Prebiyotikler ısıya dayanıklıdırlar. Pişirilme sırasında değişime uğramazlar.

Prebiyotik Etkiler Nelerdir?

1.Prebiyotikler, kalın bağırsakta sağlık için gerekli bakterilerin üremesini uyarır ve kolaylaştırırlar.
2.Özellikle kolon mikroflorasında "bifidobacteria"nın hakimiyetini sağlarlar. Bifidobakteri hakimiyeti bağırsak sağlığının adeta göstergesidir.
3.Prebiyotikler, immün sistemin sağlıklı düzenlenmesine olumlu katkı yaparlar.
4.Bifidobakteri hakimiyetinde dışkı kalitesi daha sağlıklı olur. Daha düşün pH, kısa zincirli yağ asitleri üretimi, sıklık, kıvam daha sağlıklı hale gelir. Gastroenterit riski azalır. Alerjik ve atopik tepkiler azalır. Yangısal bağırsak hastalıkları ve irritabl bağırsak sendromu ile de olumlu etkileşimi olduğuna dair yayınlar vardır.
5.Yapılan çalışmalarda özellikle ergenlerde ve menopoz sonrasında kadınlarda kalsiyum emilimini arttırdığı gösterilmiştir. Kalsiyum ihtiyacının en yüksek olduğu dönemler bu iki yaş grubudur. Kemikte kalsiyum birikimi artar. Kemik mineral yoğunluğu artar.
6.Prebiyotiklerin enerji metabolizması üzerinde de olumlu etkileri vardır. Bu etkiler, doyma mekanizmasının düzenlenmesi ve kilo alma ile ilişkilidir. Yapılan çalışmalar bağırsak florası kompozisyonunun özellikle de bifidobakter sayısının vücuttaki metabolik olayların gerçekleşmesindemodülasyon yaptığını göstermektedir.

Prebiyotiklerin Faydaları Nelerdir?

Prebiyotiklerin sağlıkla ilgili olumlu etkileri vardır.Aşağıda bazıları sıralanmıştır.
1.Bağırsak boşalmasının düzenli olması: Prebiyotikler kalın bağırsağa sindirilmeden ulaşır. Belirli bakterilerin üremesini artırır. Bu durum bağırsaktaki kitleyi arttırır. Dışkı hacmi artar. Dışkı ağırlığı artar. Dışkı sıklığı da artar. Bu fonksiyon değişiklikleri dışkılamanın daha düzenli olmasını sağlar. Kabızlıkta bile bu etki belirgindir.
2.Kalsiyum Emilimi: Kemik sağlığı için diyetle alınan kalsiyum miktarı çok önemlidir. Kalsiyum alımının ve emiliminin yetersiz olması durumunda kemik kitlesi azalır. Kemik mineralizasyonu azalır. Osteoporoza zemin hazırlanır. Bu nedenle hayat boyunca kalsiyum alımı önemlidir. Alınan kalsiyumun da emilmesi gerekir. Prebiyotikler kalsiyum emilimini arttırır.
3. Kanserden korunma: Prebiyotikler kalın bağırsakta fermente olur. Kısa zincirli yağ asitleri, bazı organik asitler (asetik asit, propionik asit, bütirik asit) oluşur. Bağırsakta bunların artmış olmasının bazı kanserlerin gelişmesini önlediği öne sürülmüştür.
4.Diyabet: Prebiyotikler ince bağırsakta sindirilip emilmedikleri için kan glikoz düzeyi değişmez, diyabetikler tarafından da kullanılabilirler. Diyet lifi besinlerin emilim hızını yavaşlatır, bu nedenle pankreastan insülin salınımı gecikir. Bu da kan düzeyindeki değişimin hafif seyretmesine neden olur.
5.Bağırsaktaki kısa zincirli yağ asitlerini artması immün fonksiyonları olumlu etkiler. Ayrıca lipid ve kolesterol metabolizması da olumlu etkilenir.